1. HABERLER

  2. ETKİNLİK-EYLEM

  3. İnönü Üniversitesinde “Kur'an'dan Dersler” programına devam edildi
İnönü Üniversitesinde “Kur'an'dan Dersler” programına devam edildi

İnönü Üniversitesinde “Kur'an'dan Dersler” programına devam edildi

İnönü Üniversitesi Bilgi ve Erdem Topluluğu Prof. Dr. Abdurrahman Ateş'in  sunumuyla “Kur'an'dan Dersler” adlı programın ikinci döneminin  ilkini Nisa Suresinin 1. ayetiyle  gerçekleştirdi.

28 Nisan 2024 Pazar 17:21A+A-

Abdurrahman Ateş sözlerine şu şekilde başladı:

Nisa Suresi; adı üzerinde nisa kadınlar demek. İlk dönemlerden beri bu sure bu isimle niteleniyor. Bunun nedeni ise  kadınlarla ilgili hükümlerin ağırlıklı  olarak yer almış olmasıdır. Bu kadın konusu  bütün zamanlarda da tartışılan bir konudur. Hatta nazil olduğu dönemde de bu tartışmanın merkezinde olan bir husustur. Şuan kadının haklarının, sorumluluklarının hatta kadının yaratılışının ve statüsünün tartışıldığı bir dönemdeyiz. Kadınla ilgili iki bakış açısı vardır:

- Müslümanların kadınla ilgili tanımlamaları

- Allah'ın kadınla ilgili tanımlamaları

Bu ikisi zaman zaman çatışabiliyor. Yani bu iki konu birbiri ile karıştırılabiliyor. Yani kadınla alakalı kurduğunuz bir cümlenin öznesi Allah mıdır yoksa insanlar mıdır? Bu ikisinin netleştirilmemesi durumunda İslam'ın kadınla alakalı tasavvurunun yanlışlılığını düşünmeye götürür. Kadın konusu ile ilgili tartışma konusu olan şeyler karşımıza çıktığında şunu sormamız lazım. Bu değerlendirmeler Allah'ın değerlendirmesi mi yoksa müslümanların mı değerlendirmesidir? Yani İslam'ın mı konuya bakışı yoksa müslümanların mı konuya bakışıdır bunu ayrıştırmamız gerekir ki konuyu anlayalım. Bu yönüyle mesela Allah Rasulünden nakledilen bir hadiste: " Benden sonra erkeklere kadınlardan daha zararlı bir fitne bırakmadım." Bu hadisi yalın bir şekilde duyduğun zaman Peygamber bula bula bir tek kadınları mı fitne buldu der insanlar.İşte burda  meseleyi doğru kavramamanın bir biçimidir.Şimdi temellendirelim dedi.Bir defa Hz Peygamber doğru söylüyor. Çünkü gerçekten kadından daha büyük bir fitne yoktur. Fakat fitne türkçedeki fitne fesat anlamında değildir.Arapçada fitne imtihan demektir. Kur'an kavramı olarakta bu anlamda çok kullanılmıştır. Mallarınız ve çocuklarınız bir fitnedir. Mal ve çocuk kazanmanın ve kaybetmenin belirleyicisi olan şeylerdir.Bu hadistede evet kadın fitnedir ve kadından büyük bir fitne yoktur.Yani erkekler için kadın kavramı içerisine kim giriyorsa o bir imtihan konusur.Peki kadın kimdir? Anne kadındır ,kadın annedir, eş kadındır, kız çocuğu kadındır, kız kardeş kadındır.İnsanların kaybettiklerini temelinde hep bunlar vardır.Mesela örnek verecek olursak. Erkeklerin ya anneleriye ilişkileri bozuktur ve imtihanı kaybetmiştir.Ya da eşleriyle arası bozuktur ve eşlerine karşı sorumlulukları yerine getirmediği için yine imtihanı kaybetmiştir. Veya kendi kız çocuklarını terbiye etme konusunda sorumluluklarını yerine getirmiyor ve yine imtihanı kaybetmiştir.Bu konuyla ilgili ne kadar cümle kurarsak kuralım önemli olan tek şey  bu konuları Allah mı söylüyor yoksa müslümanlar mı söylüyor.İşte bunu tam anlamıyla anlarsak problem yaşamayız.

Daha sonra  sözlerine şöyle devam etti Ateş:

Müslümanların İslam'ın söylemediğini İslam söylüyormuş gibi kendilerine mâhal ederek söylemelerini kabul etmiyorum ve reddediyorum dedi.Bu konuyla ilgili çok önemli bir itiraf vardır.Hz. Ömer'in oğlu şöyle demiştir: "Hz peygamber hayatta iken hakkımızda vahiy iner korkusuyla , kadınlara söz söylemekten, kadınlarla ilgili değerlendirme yapmaktan, onlara istediğimiz gibi davranmaktan korkardık, çekinirdik.Ne zamanki Peygamber vefat etti işte o zaman isteğimiz gibi konuşmaya  ve davranmaya başladık." Bunlar ilk neslin itiraflarıdır.Sahabenin böyle bir tesbit yapması gerçekten dikkat çekicidir.Onun için vahyin söyledikleriyle, vahiy mensuplarının söylediklerini birbiri ile karıştırmayalım. Bu düşünce ile Nisa Suresinin ayetlerini okuyacağız.Modern dönemde en çok tartışılan konuların yer aldığı sure Nisa suresidir.

Nisa suresinin ilk ayetinde: "Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan, ikisinden birçok erkek ve kadın üretip yayan Rabbinize itaatsizlikten sakının. Adını anarak birbirinizden dilek ve istekte bulunduğunuz Allah’a saygısızlıktan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir." Burada şuna değinmek istiyorum.Allah bizi gözetlemektedir.Ama gizli kamera gibi değil.Açıkça bütün hayatınız.Hatta sadece söyledikleriniz ve yaptıklarınız değil, söylemeyi ve yapmayı düşündüklerinizide kayda geçirmektedir.Çünkü  görüp gözetmekte olan sıradan bir varlık değil, Allah'tır.Bu ayetle ilgili yanlış anlaşılan birçok problem vardır.Allah Teâlâ bu ayette şunlardan bahseder:

-Allah'ın bütün insanlığı  bir tek nefesten, bir tek özden yarattığını ve aynı özden ve nefisten eşini yarattığını.Sonra erkek ve kadın olarak bütün dünya nüfusunuda bunlardan meydana getirdiğini.Ve dolayısıyla bunu yapan Allah'a karşıda takvalı olmamız gerektiğini, aynı zamanda akrabalık bağlarını korumamız gerektiğini hatırlatır. " يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا " diyerek değil. " يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ " diyerek. İnsan olan herkese hitap ederek.Bu imandan ziyade insanlık konusudur.Nisa suresinin ilk ayetinde yaratılışın 3 tane aşamasından bahsedildi:

- İnsanların bir tek özden , nefisten yaratılmaya başlaması.Yani Hz Ademden bahseder.Kur'an  Hz. Adem'in nasıl yaratıldığına dair detaylarını verir.Toprak, çamur, balçık vs.Bunların hepsi aynı kapıya çıkar.Neticede topraktan.

- Aynı nefisten aynı özdende eşi yaratılmıştır.Peki eşi nereden yaratılmıştır?Ademden mi  yoksa Adem'in yaratıldığı neyse ondan mı?

- Her ikisindende yani ilk yaratılan bir erkek  ve ilk yaratılan bir kadında bir çok erkek ve kadın yaratılmıştır dedi.

Daha sonra sözlerine şöyle devam etti Ateş:

Özellikle modern dönemde İslamı hedef tahtasına koyma nedeni olarak ileri sürülen bir tartışma konusu vardır.Adem ve Havva yaratıldı tamam ama sonra nasıl devam etti derler.Genelde bir cümle duyarsınız.Ama bu söz Allah'a, Rasulüne ait değildir.Bu söz şöyledir: "Adem ve Havva yaratıldı Kur'an sonra, bundan meydana gelen çocukla.Bir batında doğan, bir defada doğan erkek ve kız, bir batında doğan erkek ve kıza çapraz evlilik yapmıştır." Bu cümle İslam'ın değil.Bu yaratılışın nasıl olduğuna dair bilgide yok.Aynen Adem ve Havva'nın yaratılışıyla ilgili bilginin mâhiyetine dair bilginin olmadığı gibi.Özellikle hiç kimse yeryüzünde yokken gerçekleştirdiği ve hakkında bilgi vermediği bir süreci şöyle olmuştur demenin bir anlamı yoktur.İslam bu konuda ilk kuşaklardan itibaren neslin nasıl çoğaldığına dair sorunun cevabını vermemiştir ve kapalıdır.Tevratta geçiyor diye bizim reddetmemiz gerekir mi? Hayır. Mesele o değil, mesele Kur'an'ın desteklemediği bir konunun Tevrat'ta geçmiş olması ve bu Tevrat'ta geçiyor diye sanki vahyin bilgisiymiş gibi değerlendirilmiş olmasıdır. Tevrat'ta geçen ve Kur'an'ın desteklediği hükümler yok mu var. Yani Kur'an tasdik makamıdır. Tevrat'ta geçiyor diye bir hüküm peşinen ret olmayı gerektirmez. Tevrat'ta Havva'nın yaratılışı ile ilgili bir bölüm var Havva'nın Adem'den yaratıldığına dair hiçbir islami bilgi yoktur. Kur'an'da var ne de hadislerde var. Kadınlara erkeklere benzetmeye çalışmak ya da kadınların yaratılıştan gelen  özelliklerini yok saymaya çalışmak binevi eğimli yaratılmış olan kaburga kemiğini  düz hale getirmeye uğraşmak gibidir der Peygamber. Bir temsildir kadının yaratılışını anlatan Hadis değildir. Kaburganın yapısal özelliklerine sahip olduğu bir durumu anlatıyor kadın için. Düzeltmeye kalkmak kadının fıtratını zorlamak anlamına gelir. Zorladığınız zaman kırarsınız. Aile diye bir şey ortada kalmış olmaz. Kadın ile kaburga kemiği arasında bir ilişkinin kurulması kadını ikinci bir varlık erkekten sonra gelen tali bir varlık olarak anlamamız mı gerekir. Kadının Adem'in Kaburga kemiğinden yaratıldığı konusunda ısrarcıysanız kaburganın sahibinin daha yamuk olması lazım. Kaburganın sahibi olan Adem'in Havva'dan daha yamuk olması lazım mesele buysa ama mesele bu değil.

Erkeğin hanımına karşı beslediği sevginin nedeni kendi kaburgasından yaratıldığı için aralarında böyle bir sevgi oluşmuş. Kadınların yaşlandıkça güzelliklerini kaybetmelerinin nedeni kemikten yaratılmış olmaları, erkek de topraktan. Öyle değil. Tamamen yanlış bir algı üzerine kurulan. Doğruluğu yokturdur. Yanlış temel üzerine bina bir dizi yanlışlar bunlar. Nisa Suresinin 1. ayeti insanlık tarihindeki ilk ailenin kuruluşunu hatırlatan bir ayettir. İnsan tek başına yaratılmadı tek başına yaratılan insan varlığını devam ettiremezdi. İnsan olarak birbirine eşit şekil olarak aynı formüle sahip fakat farklı fiziksel özellikleri olan farklı zihinsel, nitelikleri, tepkileri, beklentileri olan farklı duygu ve arzulara sahip olan farklı iki cins halinde yaratılmıştır. Bütün insanlar aynı özden yaratılmışlar erkek ve  kadın olarak her birinin varlığı diğerinin varlığına bağlıdır. Hiçbiri diğerinden daha üstün değildir. Aynı şekilde hiçbiri diğerinden daha aşağıda değildir. Ama eşit de değildir. Kadın ve erkeğin eşitliğini söylemek absürt bir açıklamadır. Kadın ve erkek eşit değildir ama eş değerdir. Çünkü Kur'an değer üzerinden gider, eşitlik üzerinden gitmez. Yeryüzünün hiçbir yerinde kadın ve erkek eşit statü de görülmemiştir. Bunu görmemek için Müslüman olmak da gerekmiyor. Bir insanın başka birinin hakkına tecavüz etmesi kendisi ile aynı soydan gelen, aynı özden gelen birinin hakkına tecavüz etmesi demektir diyerek başladı sure.

Diyerek sözlerine  son verdi.

img-20240425-wa0134.jpg

img-20240425-wa0135.jpg

img-20240425-wa0133.jpg

Haber: Gülcan Canpolat - Seher Kızılbağ

HABERE YORUM KAT